13 Temmuz 2013 Cumartesi

Antalya Güncesi

  • Dün gece televizyonda, Meksika'nın ABD sınırındaki Juarez kasabasındaki kadın cinayetlerini anlatan Bordertown adlı filmi göz ucuyla seyrettim. Bolano bağlamında bu konuya geri döneceğim.

  • Okurlara, yazarlara duyurudur: Antalya Literary Express, 2 temmuz 1993 günü, çoğu dumandan boğularak ölen 37 kişiyi anmak üzere özel bir sayı hazırlayacak. Anlatı, şiir, öykü, resim, fotoğraf her türlü katkınızı bekliyoruz.
  • Dün tanıştığımız yeni meleklerim Dila ve Dilara bugün beni terkettiler. Bu yeni meleklerde hiç vefa duygusu kalmamış azizim :)
  • Mahallemizin genç futbol takımı as oyuncularından Özgür ve Burak ile gündemdeki konular üzerinde geniş bir fikir alışverişi yaptık. En kısa zamanda yeni bir futbol topu edinmek için çalışmalara başlamış bulunuyoruz.
  • Mahallemizin genç oğlanları ve kızları yaz akşamlarını kendi aralarında eğlenerek değerlendiriyorlardı. Ben de günün yorgunluğunu atayım diye bir balkon sefası yapayım dedim. 2 kedim çok geçmeden bana katıldı. Benim kedilere kubararak kendine bir yer seçen komşunun kedisi de az sonra zuhur etti. Böylelikle, kendiliğinden toplanan troika ile sessiz diplomasi yürütme olanağını bulduk. Ne olacaktı bu Keşmir'in hali? Kedilerimden biri bana sert bir bakış fırlatınca derhal içeri kaçtım.
  • Bugün alışverişten dönerken mahallemizin sevimli yumurcak kızlarından Gökçe ve kızkardeşine rastladım; gurup olaraktan bir yerlere gidiyorlardı. Hemen takıldım: "Yoksa bensiz denize mi gidor sunuz?" İki ay kadar önce babalarını elim bir hastalıktan kaybettilerdi. Neşelendireyim diye düşünmüşümdür. Onlar da alışverişe gidiyorlardı. Temmuz ayı bitmeden 1000 metre yakınımdaki denizde kulaç sallayacağım. Biraz kararmam gerek. Hem ayaklarıma da faydalı.
  • Elektronik kitaplığınızda kaç kitabınız var? En son hangi e-kitabı okudunuz? İki A4 sayfasında e-kitabı anlatınız veya e-kitaptan yola çıkarak düşüncelerinizi, duyumsamalarınızı yazınız. Antalya Literary Express e-dergisinde yayınlayalım. How many e-books do you have in your electronic library? Which e-book did you read lately? Summarize your latest e-book in two A4 pages along with your thoughts and impressions and send us. We publish your article in our e-zine: Antalya Chess Express.Wieviele E-Bücher besitzen Sie in Ihrem elektron. Bibli.? Welches E-buch haben Sie letzterzeit gelesen? Wir sind bereit, Ihre Buch-Rezensionen in Antalya Chess Express zu publizieren.
  • Briç partnerlerimden Süleyman Özel ağabeyin bütün briççilere ve arkadaşlara selamları var. Süleyman ağabey meğer yazları Antalya'dan 1000 km uzaktaki köyünde tarla belleyip domates ekerek geçirirmiş. Bizim Alaman gurbetçisi İsmet Yücetaş da babasıylan beraber bahçe suluyordu. Oh ne âlâ, keyiflere bakınız a dostlar. Resmen kıskandım. Ben de orta boy bir sera falan mı alsam ne etsem? Bak, komşumuz Habib ağayı unuttum. O da şimdi Yozgat'ta buğday biçiyor.
  • Birkaç yıl önce, ilgimi çekmeyen ya da beni sıkan haber ya da yazıları pas geçerekten günlük bir gasteyi okumayı aynı gün bitirdiydim. Yıllar sonra ilk kez bugün de bugünkü gasteyi oturup baştan sona okuyabildim. Giderek aşama kaydediyorum.
  • Geçen gün kentiçinde oturuyorum. Yoldan geçen yabancı bir genç bana sordu: "Do you speak English?" ben de yanıtladım: "Yes!" Genç devamla: "I am Pakistani" dedi. Ben: "Oh welcome bro!" diye mukabele ettim ve Pakistanlı gençle muhabbete giriştik. Üniversite mezunu genç el yapımı öteberi satıyordu. Buraya Avrupa'daki yüksek lisans olanaklarını araştırmaya gelmişti. Oruçlu musun diye sordum. Olmadığını söyleyince çay ikram ettim; beraber çay içtik. Türkiye'de veya Avrupa'da yüksek lisans yapmak istediğinden Avrupa vizesini nereden alacağını düşünüyordu. Bildiğim kadarıylan yardımcı olmaya çalıştım. Fransa vizesini almanın daha kolay olduğu kulağıma çalınmıştı, genç dostumuza da onu önerdim. Konuşmamız yarım saate yaklaştı; benim iş de bu esnada halledildi; sahaflarda arattırdığım eski bir kitabı ucuz fiyattan bulabildim.
  • Mahallemizin gençleri bu akşam tavsiyem üzerine voleybol sezonunu açtılar. Ben de keyifle onları izledim.
  • Dün akşam mahallemizin genç futbolcularından Şirin'le konuştuk. Ona İmran'ı sordum. Birkaç hafta önce 100 metre ileriye taşınmışlar, o günden beri de gören olmamış. Şirin sinirliydi. İki oğlan da Kazakistan dolaylarından. Rusçayı çok güzel konuşuyorlar. Şirin, bu genç yaşında otellerden birinde çalışmaya başladı. Dün izin günüymüş. Çalışma süresi haftada 6 gün kısaca. Gelecek ay Kazakistan'a gidecek. Ordan ne istersin diye sordu. Ne istesem acaba?