17 Temmuz 2013 Çarşamba

Gaétan Soucy -- Müzikhol

Yıkımcılar olmasa yıkılmışlar olmaz!

Yıkımcıların şehri "bomba düşmüş"e çevirdiği, yıkılmışların bunu sessizce protesto ettiği, çıkmaz sokaklarda toplaştığı bir zamandayız

TÜLİN ER

Çağdaş Fransızca edebiyatın Kanada ayağının en güçlü temsilcisi kabul edilen Gaétan Soucy’nin Türkçede yayımlanan ilk kitabı ‘Müzikhol’ oldu. Tüm dünyada ondan fazla dile çevrilen roman belki de özetlenmesi en güç yapıtlardan biri. Her şeyden önce, yazarın romanın iki önemli kahramanını daha kitabın ortasında öldürerek sahneden çekmesi, okurda belli bir yarım kalmışlık huzursuzluğu yaratıyor. Kitabın sonuna geldiğinizdeyse ‘Müzikhol’ün esas amacının bu huzursuzluğu içinize yerleştirmek olduğu iyice anlaşılıyor. ABD’de 1930’larda yaşanan Büyük Buhran’ın hemen öncesi olduğu hissedilen bir dönemde New York’ta geçen ‘Müzikhol’ün başkahramanı Xavier X. Mortanse, bir inşaat yıkım alanında beliriveren ve kendisinin Macaristan’dan yeni gelmiş bir göçmen olduğunu söyleyen bir genç. Yıkımcılar denen bir grup şehrin yerleşim yerlerini adeta “bomba düşmüş”e çevirirken, evlerinden olan yıkılmışların onları uzaktan izleyip protesto ettiği, kalacak yerleri olmadığı için kiliselere sığındığı ya da çıkmaz sokaklarda toplaştığı bir zaman… Xavier’in yıkımcılar arasında, Filozof denen bir ustanın desteğiyle başlayan çıraklık hayatı, böyle bir çelimsiz için hiç kolay olmaz. Bir yandan, Macaristan’daki ablası Justine’e yazıp durduğu ama adresi bir türlü hatırlayamadığı için nereye göndereceğini bilemediği mektuplar birikirken, bir yandan da New York’taki hayatı edindiği dostlarla kalabalıklaşmaktadır. Bir gün yıkım alanında bir kutu içinde bulduğu ve şarkı söyleyip dans edebilen bir kurbağa olan Strapitchacoudou’dan başka, kaldığı binadaki komşusu Peggy Sue da aniden hayatına girer. Bunların yanı sıra genlerinde yıkımcılık olan, inşaattaki sert ustabaşısı Lazare da Xavier’in hayatında yer alan karakterlerden biridir ve Lazare’ın Peggy Sue’ya duyduğu saplantı düzeyindeki aşk, en sonunda her ikisine de felaket getirir. Gaétan Soucy’nin absürtle sıradanı yoğun bir biçimde bir arada işlemesi, zaman zaman bu romanın hiçbir yere varmayacağı hissini uyandırıyor ve son sayfalara kadar da pek çok şey soru işareti olarak kalmayı sürdürüyor. Yıkımcıların şehri tarumar edip durmaları ve yıkılacak son binanın Xavier’in, yani romanın başkahramanının oturduğu bina olarak belirlenmesi, yazarın kurduğu yapıyı (şehri) kendi elleriyle yıkmasının müthiş bir alegorisini oluşturuyor. Üstüne üstlük Xavier’in ne Macaristan’ın ne de Justine’in hayatında konumladığı yerde olmadığını, kendisinin bile sandığı kişi olmanın çok uzağına düştüğünü “yıkılarak” öğrenmesi, bu çözülmenin binalardan insanlara geçen bir tür hastalık olduğunu yansıtıyor. Bu roman 14 yılda yazıldı Soucy’nin ‘Müzikhol’deki en büyük başarısı, alışıldık, parçaları birleştirerek bütüne varılan bir kurgudan ziyade çok daha zor olan, bütünden parçalara giden bir olay örgüsünü tercih etmesi. Bu parçalanmanın nüfuz gücü o kadar yüksek ki sonunda başkahramanın gövdesine kadar işliyor. Alternatif bir Frankenstein olarak da düşünülebilecek Xavier karakteri, Kafka’nın böceği gibi, gövdesini gözlerden uzak tutarak (onu paletlere hapsederek) hayatını normal bir şekilde sürdürebileceği sanısı taşıyor ve bu gizli kapalılığın nedeni neredeyse kitabın son yirmi sayfasına kadar anlaşılamıyor. İnkâra tutunmadan içinde bulunduğu duruma katlanabilmesinin mümkün olmadığını hissetse de bununla yüzleşemeyen Xavier, tüm şehir etrafında yavaş yavaş dağılıp çözülürken, en yakın arkadaşı Peggy Sue acılar içinde ölüp güvendiği tek canlı olan kurbağası ona en büyük kazığı atarken, bir gün Macaristan’a gitmenin, ablası Justine’i bulmanın ve sonsuza dek mutlu yaşamanın hayallerini kuruyor hâlâ. Ve Xavier için yıkım (çözülme) son tutunduğu dalın hiç beklenmedik bir şekilde kırılmasıyla başlıyor… ‘Müzikhol’ü on dört yılda yazan Gaétan Soucy, aldığı fizik eğitiminin ardından felsefe yüksek lisansı yaptı. Daha sonra Japon kültürü ve edebiyatına olan sevgisi nedeniyle Japonca da öğrendi ve halen sık sık Japonya’ya gidiyor. Kitabın sonunda, bu romanı yazmaya başlangıç tarihi olarak “Nagazaki 1988” verilmesi, ‘Müzikhol’deki yıkım imgesini daha anlamlı bir boyuta taşıyor. Çünkü İkinci Dünya Savaşı’nda iki atom bombasından biri Nagazaki’ye atıldı ve binalarda, insanlarda, koca bir kültürde, hatta tüm insanlıkta nasıl bir yıkım yarattığını tüm dünya gördü. İşte New York’taki sadece yıkılıp duran ama yenisi hiç yapılmayan binaların yarattığı bu “bomba düşmüş” hissi, kitabın son sayfasına gelip de “Nagazaki 1988 yazı” tarihini görünce daha bir anlam kazanıyor. ‘Müzikhol’ün İngilizce çevirisindeki şu espriyi de belirtmeden geçmemek gerek. Soucy, Fransızca yazdığı romanına İngilizce bir başlık (Music-Hall) koymuş, bu jeste karşılık olarak kitabı İngilizceye çeviren, Kanadalı Fransızca edebiyat çevirisi konusunda uzman olduğu söylenen Sheila Fischman de çevirisine Fransızca bir başlık (Vaudeville!) atarak bu espriyi korumuş. Şimdiye dek anlattıklarımdan, kitabın başlığıyla içeriğinin alakasız olduğu hissedilebilir. İkinci yarıda kurgunun bir anlamda altüst olmasıyla roman, yıkım sahalarından batakhane kıvamındaki müzikhollere taşınıyor. Lazare’ın Peggy Sue’ya duyduğu, ikisine de felaket getiren aşkın filizlendiği yer de bir müzikhol. Ayrıca yazarın zaman zaman absürtlüğe varan gerçeküstücülüğü, kitabın başlığını da oluşturan müzikhol ortamında en iyi konumlanacağı yeri bulmuş oluyor. Zaman zaman panayır yerine dönen yıkım sahaları ve tüm şehrin yavaş yavaş bu acıklı panayırın hâkimiyetine giriyor olması, kitabın karanlık kurgusuna böyle ışıltılı bir başlık atılmasını da çok yerinde kılıyor. Nihayetinde koca bir New York şehrinin ve Xavier X. Mortanse’ın hayatının kocaman, saçma bir müzikholden ibaret olduğunun ortaya çıkmasıyla bütün taşlar yerine oturuyor. ‘Müzikhol’ü Türkçe okuyabilmek için Fransızca yayımlanışının üstünden on yıl geçmesini beklememiz gerekti. Gaétan Soucy, bu tek kitabıyla bile gerçekten farklı bir yazar olduğunu derinden hissettiriyor. İsmet Birkan’ın güzel çevirisinin kitabın Türkçesine büyük bir değer kattığını da vurgulamadan geçmemek gerek. Gaétan Soucy’nin ‘Müzikhol’ü gerçekten ıskalanmaması gereken bir roman. Dünyanın başka ülkelerindeki okurların çoktan keşfettiği, bizlerinse burada okumak için özverili bir yayıncı beklediğimiz bunun gibi öyle çok iyi kitap var ki…

MÜZİKHOL
Gaétan Soucy
Çeviren: İsmet Birkan
Can Yayınları, 2012,
400 sayfa, 26 TL.


Gaetan Soucy - Müzikhol

Kabul edelim; içten içe yıkılıyoruz… … Bir ‘yıkıcı çırağı’nın gözüyle dünyaya bakınca ve onu yaratan Soucy gibi bir yazar olunca, sorgulayıp itiraf etmek en olası eylemler ne de olsa! Ünlü eleştirmen Pierre Lepape’ın dediği gibi “Gaétan Soucy, Fransızca yazan yazarların en iyilerinden biri ve şüphesiz, son yılların tartışmasız en önemli keşfi.” Tanıştıralım, Müzikhol ya da iki savaş arası dönemde New York destanı… Xavier X. Mortense, kıtaya yeni ayak başmış ve yıkıcı çırağı olarak çalışan Macar bir göçmendir, kendisi gibi “ayaktakımından” diğer insanlarla birlikte yaşamaktadır. “Filozof” olarak adlandırılan bir duvarcı, “duvar katili” denilen bir başkası, kısacası Broadway’de ve 5. Cadde’de salınan yıldızların ve kahramanların tersine bir hayat süren insanların hikâyesi Müzikhol. Kendisini yirmili yılların sonunda New York’ta bir limanda bulan, kırılgan, saf ve masum genç Xavier X. Mortanse’ın, geçmişine dair sadece üç isim vardır: bileğine dövme olarak yapılmış kendi adı, kız kardeşi Justine’in adı ve Macaristan’da olduğunu hatırladığı Saint Lawrence Irmağı. Gerçekte kim olduğunu bilmeyen Xavier, şehri yavaş yavaş bir yıkım alanına çeviren acımasız ve kaba “yıkıcılar”ın yanında çırak olarak işe başlar. Aşkların, düşlerin, evlerin ve hayatların parçalara ayrılarak birer yıkıntıya dönüştüğü, aynı müzikhollerdeki gibi birçok karakterin birbiri ardına belirip kayboluverdiği bu kocaman şantiyede Xavier de Amerikan rüyasındaki yerini almak umuduyla bir o yana bir yana savrulup durur. Ancak bu boş çabanın sonunda başkarakter de yıktığı binalar gibi içinden yıkılacaktır... New York’un tüm aşırılıklarının serbestçe sergilendiği bir müzikhol, karakterlerin ise benzersiz ve tekinsiz masal kahramanlarını andırdığı, burleskten fantastiğe, fabldan vodvile birçok türün izlerini taşıyan bu barok romanın yazarı Soucy, edebiyat dünyasının, kendi özgürlüğüne inanan diğer tüm büyük karakterleri gibi kolay kolay unutulmayacak trajik bir kahraman ve XX. yüzyıl edebiyatının dev yapıtları arasında yerini alan, çok katmanlı ve farklı okumalara açık büyük bir eser yaratmış.

GAÉTAN SOUCY, 1958’de Québec, Montreal’de dünyaya geldi. Montreal Üniversitesi’nde gördüğü fizik eğitiminin ardından felsefe mastırı yaptı. İlk romanı L’Immaculée conception 1994’te yayımlandı. 1997’de basılan ikinci romanı L’Acquittement, Grand Prix du livre de Montreal ödülünü aldı. Bir sonraki yıl yayımlanan üçüncü romanı La petite fille qui aimait trop les allumettes, Prix Ringuet de l’Académie des lettres du Québec ve Prix du grand public la presse/Salon du livre de Montreal ödüllerinin yanı sıra eleştirmenlerden büyük övgüler aldı ve on sekiz dile çevrildi. 2002’de yayımlanan romanı Müzikhol, uluslararası birçok ödülün yanı sıra Prix des libraires du Québec ve Prix France-Québec’e layık görüldü ve on iki dile çevrildi. Halen Montreal’de yaşayan yazar, Collège Édouard-Montpetit’de ve Québec Üniversitesi’nde felsefe dersleri veriyor.

MÜZİKHOL
Yazar: Gaétan Soucy
Çeviren: İsmet Birkan
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 400 Sayfa
Fiyatı: 26 TL
Yayın tarihi: 10 Nisan 2012