7 Ağustos 2013 Çarşamba

Antalya Güncesi

  • [Güzeloba Güncesi] Yeni Anayasa çalışmaları üzerine ikinci not: 2013 yılı itibarıyle (ve son birkaç yıldan bu yana), Türkiye Cumhuriyeti, en fazla kamu personeli olarak öğretmen ve polis istihdam etmektedir. Buradan, devletin, eğitim ve güvenlik politikalarına önem verdiğini çıkarımlayabiliriz. Temel eğitim ve temel güvenlik kurum ve kuruluşlarına yeni sivil anayasada yeterli ayrıntıda yer verilmesini umuyorum.
  • [Güzeloba Güncesi] Yeni Anayasa çalışmaları üzerine bir not: Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu unsuru askerlerdir (Osmanlı'nın son paşalarıdır). Kuruluşundan bu yana darbelerle, müdahalelerle, ültimatomlarla, mektuplarla, iletilerle siyasete her zaman yön vermişlerdir; etki yapmışlardır. Yeni "sivil" anayasa çalışmalarında bu tarihsel hususa yeterince önem atfedilmediğini gözlemliyorum. Hele günümüz dünyasında "asker"in öneminin anlaşılmamasına anlam veremiyorum. Umuyorum, yeni sivil anayasa, Türk Silahlı Kuvvetlerini 21. yy'ın yeni jeopolitik tehlikeleri karşısında hakettiği yere oturtacaktır.
  • [Güzeloba Güncesi] Yıl "Türkiye'nin en karanlık yılı" 1993. Ölenler veya Öldürülenler: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, (kazalarda ölen bakanları şimdilik pas geçelim), Jandarma Komutanı, generalden binbaşıya dek çok sayıda subay, ünlü gazeteci ve yazarlar, aydınlar, onlarca fail-i meçhul toplamda yüzlerce kişi. 2013 yılında, mahkemelerde, 12 eylül müdahelesi sorumluları (biri Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı), 28 şubat "postmodern" darbesi sorumluları (biri Genelkurmay 2. Başkanı) yargılanıyor.
  • [Güzeloba Güncesi] "Balyoz" ve "Ergenekon" davalarında ağır ceza alanlara bir bakalım: Türk Silahlı Kuvvetleri (Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları, 1. Ordu Komutanları, orgenerallerden teğmenlere dek çok sayıda subay; adli müşavirler; emekli askerler), Üniversiteler (Yükseköğretim Kurulu Başkanı, rektörler, öğretim üyeleri), Emniyet (Emniyet müdürleri, özel harekatçılar), Gazeteciler, Yazarla...r, Televizyoncular, Avukatlar, Yeraltı örgütleri (mafya) bağlamında adları anılanlar, "sivil" toplum örgütleri yöneticileri ile İşçi Partisi ve Aydınlık gurubu yöneticileri. Hafif ceza ile sıyıranları da pas geçmeyelim: Muhtemelen tanıklık yaparak cezaları hafifletilenler, adli tıp eleman(lar)ı, yargıç eş(ler)i, belediye başkan(lar)ı. Firari olduklarından eski İstanbul belediye başkanı, eski AKP milletvekili gibi sanıklar şimdilik paçayı sıyırmış görünüyorlar.
  • [Güzeloba Güncesi] Bizim Alamancı (İsmet Yücetaş) uzun süredir telefon etmiyordu, nihayet cumartesi günü aradı. Almanya'ya gideceğini bildirdi. Ben de bayramı İsviçre'de geçireceğimi söyledim. İki gün de olsa Leman gölü kıyısında gezmek beni yeterince dinlendirecektir. Sonra da ver elini Alpler. Satranç öykülerine dört beş öykü daha ekledim. Yazması kaldı!
  • [Güzeloba Güncesi] Cuma günü Osman (Akdoğan) telefon ettiydi. Pazartesi buluşmak üzere sözleştiydik. Dün yanına uğradım ve Adil'in (Yüksel) bıraktığı paket en sonunda elime geçti. Osman bana her zamanki gibi çay ikram etti. Satrançtan da konuştuk. Kafamdaki (Antalya'dan) Satranç öyküleri / anekdotlarına birkaç tane daha ekledim. Şimdi yazıya dökmesi kaldı.
  • [Güzeloba Güncesi] Beldemizin popüler sporlarından biri de bisiklete binmedir. Araba kiralayan Sadi amcamız, her gün en az dört kez yarım saatten fazla olmak üzere bisiklete biner. Büyükşehir Belediyesinden emekli Mustafa amcamız da her fırsatta, genellikle akşamları, bisiklet ile turlar. Cuma akşamından pazar akşamına dek haftasonlarında bisiklete binenlerin sayısındaki artış gözle görünür hale gelir. İlkokul öğrencileri ile gençlerin, büyüklerinin siparişlerini temin etmek üzere gönülsüzce pedal çevirdikleri de vakidir.
  • [Dinlence] Deniz seferlerimiz geçen hafta da sürdüydü: Bu kez hedefi büyüttük ve Lara Halk Plajı'nı fethedelim dedik. Maalesef geç kalmışız. Sabah erkenden gelmeliymişiz. Neyse ki, plajda ufacık bir boşluk bulduk da, oraya kendimizi attık; böylelikle geri dönmek zorunda kalmadan, suya ayağımızı erdirebildik. İlk bu kerre, dalgasız sayılabilecek deniz yüzeyinde hareketsiz yatıp bedenlerimizi suyun engin dinginliğiyle bütünleştirebildik.
  • [Satranç] Yeni UKD Listesi açıklandı. Kuvvet derecem 1699'dan 1688'e gerilemiş. Satranç kitabı okursan işte böyle oluyor.
  • Bugün, Limak Lara'da çalışan bir komşumuzdan aldığımız tüyo ile denize daha kestirmeden ulaşma hedefimizi gerçekleştirdik. Yarım saat çölleri, bayırları aş; denize gir; bir yarım saat de geri yürü, kondisyon falan kalmadıydı. Bu nedenle planımıza toplum taşım araçlarını dahil ettik. Bindiğimiz belediye otobüsü bir taksiye çarparak kaza yaptıysa da bu küçük bir ayrıntı. Dönüşte Kundu bölgesinde biraz turladık. Bu yöntemi yarın veya daha sonra yine uygulamayı düşünüyoruz. Bakalım...
  • söz ola: bal küpü
    söz ola: gaz tüpü!
     
  • Söz ola: dala kona
    Söz ola: bana uça
  • Komşu sağolsun, dün ikinci deniz seferimizi de başarıyla tamama erdirdik; bu kez dönüş yolunu biraz uzattığımızdan, kullandığım acil durum yedek jeneratörlerin enerjisi de tükendi. Bugün dinleneyim dedim ama ne mümkin. Huylu huyundan vaz geçer mi?
  • Dün, komşunun emrivakisi ile, denize girdik, daha doğrusu dalgalardan dolayı sadece ayaklarımızı ve vücudumuzu ıslattık desek yeridir. Bu kolay olmadı saygıdeğer okuyucularım: Kumlu arazilerden, çöllerden, dere-tepelerden geçtik, asırlık çam gölgelerinde eğleştik; dura kalka, hızlana yavaşlaya denize eriştik ve amacımızı gerçekleştirdik. Şakır şakır ter attık. Hamlayan vücutlarımız bir nebze kendine geldi. Komşu bana Çukurova yöresinden bir uzun hava okudu; ben de ona espirili bir türkü ile mukabele ettim. Neşemize diyecek yoktu dün. Oh be dünya varmış.
  • Söz ola: geri gide!

    Geçen gün rüzgarın dindiği bir anda kesif bir mazot/benzin kokusu geldi burnuma. Hemen anımsadım: Uçakların havaalanına inmeden havada boşalttıkları yakıtın insan boğazını yakan, nefesini kesen kokusuydu bu. Gürültüden gayrı havaalanı dolaylarında olmanın sakıncalarından başlıcasıydı.
  • Söz ola: beri gele!

    Nihayet bunu da becerdim. Bir sigara fabrikasıyla yazışmalarım en sonunda meyvesini verdi ve benim için yumuşak içimli tütünden üretilmiş içinde 18 ve 24 adet "mentollü" sigara bulunan paketler elime geçti. Paketi açıyorum; üç sıranın ortasından bir cıgara çekiyorum ve yakıyorum. Birkaç ay sonra benim salamanjanın ambiyansını görün siz.
     
  • "Bu kadar enerjiyi sigarayı bırakmaya harcasaydınız Harun hocam,"
    Sağolasın, sigara içmediğim süre ile karşılaştırılır ise, daha yeni başladım sayılır. Böyle gayet iyiyim.
  • ""De ki: rabbin müminlere sigarayı, lise tuvaletinde, gizli gizli içsinler diye yaratmamıştır. ondan alacağınız çok ders vardır. andolsun, biz sigarayı müminlere bir ibret olsun diye yarattık" Nikotin suresi 5. ayet"
  • Zaten yüce önderimiz de buyurmuşlardır ki: Tütün içiniz! Hükümetimizin, memleketimizde mebzul miktarda yetişen envai çeşit tütünlerimizi işlemek ve halkımızın istifadesine sunmak üzere sanayi tesisleri inşaasını sıfırıncı kalkınma hamlemiz programına aldığını büyük bir memnuniyetle bildiririm. Efendiler! Tütün meselesine önem vermenizi istirham ederim. Yıl: 2150, Birinci kurucu senato zabıtları, cilt 42 sayfa 3791.
  • Mahallemizin gençleri bu akşam tavsiyem üzerine voleybol sezonunu açtılar. Ben de keyifle onları izledim.
  • Briç partnerlerimden Süleyman Özel ağabeyin bütün briççilere ve arkadaşlara selamları var. Süleyman ağabey meğer yazları Antalya'dan 1000 km uzaktaki köyünde tarla belleyip domates ekerek geçirirmiş. Bizim Alaman gurbetçisi İsmet Yücetaş da babasıylan beraber bahçe suluyordu. Oh ne âlâ, keyiflere bakınız a dostlar. Resmen kıskandım. Ben de orta boy bir sera falan mı alsam ne etsem? Bak, komşumuz Habib ağayı unuttum. O da şimdi Yozgat'ta buğday biçiyor.
  •  
  •