31 Ağustos 2013 Cumartesi

Aydınlık Kitap 79

Aydınlık Kitap 79
30 Ağustos 2013, 16 sayfa.

Tanıtılan kitaplar, yazarlar, konular (seçki)

İnceleme/Tanıtım

  • Türkiye Solu ve PKK, Doğu Perinçek
  • II.Abdülhamid Devri Son Bahriye Nazırı Hasan Rami Paşa ve Hatıratı & Hamidiye Kahramanı Rauf Orbay'ın Tanıklığında, Osman Öndeş
  • Muhafızı Atatürk'ü Anlatıyor, Hasan Pulur
  • Dünyayı Değiştiren Düşünürler / I. Cilt: Hint Veda'larından Giardino Bruno'ya, Sadık Usta
  • Ulusal Devletin Yıkımı ve Sol Tavır, Jürgen Elsasser
  • Ölümünün 50. yılında Nazım Hikmet
  • Fay Boşluğu & Türk Yazınından Deprem Öyküleri, Kadir Yüksel
  • Nasuh Mahruki ile söyleşi
  • Yarasalar, Marcel Beyer
  • Paris Salon Sergileri, Denis Diderot

Yeniler

  • Balyoz ve Ergenekon'da Adli Komedya, Faruk Doğan
  • Tanrılar ve Dilenciler Diyarı, Ayhan Sarıhan
  • The Sanat Çağı, Kaya Özsezgin
  • Yalnızgezerin Düşleri, Jean Jacques Rousseau
  • Tek Kişilik Din, Cem Selcen
  • Alacakaranlık, Valeriy Bryusov
  • Koyu Renk Sevdalar, Buse Ünal
  • Verlaine & Dürüst Aptal Efsanesi, Stefan Zweig
  • 1871 Paris Komünü, Prosper Olivier Lissagaray
  • Sonunda Ölüm Geldi, Agatha Christie
  • Yeni Bir Aydınlanmaya Doğru, İsmail Tunalı
  • Bir Gazetecinin Yolculuk Notları, Jules Verne


Çıkacak

  • Cehaletin Rönesansı, Özdemir İnce
  • Küba Şarkıları, Nikolas Guillen

Reklamlar

  • Büyük Filozofların Tuhaf Fikirleri, Gary Hayden

Kitap özetleri

Türkiye Solu ve PKK, Doğu Perinçek
Doğu Perinçek, bu kitabında "Çözüm varken ve kapımıza gelmişken, niçin kanlı bıçaklı olacak bu ülkeler ve bu halklar?" dedikten sonra çözümü de en anlaşılır biçimde ortaya koyuyor: "Beş Ülke Beş Deniz programı, Batı Asya halklarını efendi yapar!" İşte kitapta cevabını bulacağınız sorulardan bazıları:
• Millî meseleye yaklaşım nasıl olmalı?
• Emperyalizm çağında millî meselenin esasları nelerdir?
• Millî hareketlerin ilericiliğinin ölçütleri nelerdir?
• Öcalan Suriye'den neden çıkarıldı?
• Öcalan'ın siyasi zikzaklarının anlamı nedir?
• PKK'nin AKP ile işbirliği ne anlama geliyor?
• Türkiye, gerçekten barış sürecinde mi?
• PKK ve Apo'nun Batı ve AKP ile gizli görüşmeleri neleri kapsıyor?
• PKK neden işbirlikçi sermaye ve Fethullah Cemaati ile kol kola yürüyor?
• PKK'de liderlik sırları nelerdir?
• Devrime hangi yoldan gidilir?


II.Abdülhamid Devri Son Bahriye Nazırı Hasan Rami Paşa ve Hatıratı & Hamidiye Kahramanı Rauf Orbay'ın Tanıklığında, Osman Öndeş
Sultan Abdülhamid döneminin son Bahriye Nazırı Hasan Rami Paşa…
Meşrutiyet İlanı'yla rütbeleri alınan, yargılanan, "Rami Harami" tekerlemesine maruz kalan Paşa, hakkındaki iftiralara kanıtlarla yanıt veriyor. Donanma'yı dolayısıyla Osmanlı Devleti'nin askerî başarılarını engelleyen olaylar ve bunlara karışan Paşalar.
Hangi gemiler nasıl bir yolsuzlukla defalarca satın alınmış gösterildi?
Bu paralar kimlerin cebine girdi?
İttihâtçılar nerede yanıldı?
Cemiyet taraftarı gazeteler bu oyunlara nasıl alet oldu?
Bakanlar Kurulu içerisindeki politik oyunlarda kimler kârlı çıktı?
"Hakikat örtülebilir. Bu da geçici bir zaman içindir. Fakat asla kayıp olmaz, olamaz." Hasan Rami Paşa, sürgün yıllarında tanık olduğu tüm olayları samimiyetle, bir Bahriyeli sorumluluğuyla kaleme alıyor. Osman Öndeş araştırmacı titizliğiyle bir dönemin perdesini aralıyor.


Muhafızı Atatürk'ü Anlatıyor, Hasan Pulur
Bu kitap, ömrünün 18 yılını 'refakat zabiti' olarak Atatürk'ün yanında geçiren İsmail Hakkı Tekçe'nin Kurtuluş Savaşı ve Atatürk'le ilgili anılarını içermektedir. İsmail Hakkı Tekçe'nin anılarında sadece gördüğü, duyduğu ve doğruluğuna yüzde yüzün üzerinde inandığı olayları bulacaksınız.


Dünyayı Değiştiren Düşünürler / I. Cilt: Hint Veda'larından Giardino Bruno'ya, Sadık Usta
Felsefe nedir? Felsefe ne zaman ortaya çıktı ve hangi tarihsel süreçlerin ürünü oldu? İdealizm mi yoksa materyalizm mi daha önce ortaya çıktı? Tarihten günümüze değişmeyen felsefi bir çizgi var mı? Felsefede eşitlik düşüncesinin kaynağı nedir ve ütopya ile ilişkisi nedir? Elinizdeki bu eser, hem dünyayı değiştiren düşünürlerin eserlerinden bir seçki sunuyor hem de yukarıdaki sorulara yanıtlar veriyor. Dört cilt olarak hazırlanan bu eserde felsefenin temel metinleri yer alacaktır. Birinci ciltte yer alan filozoflar şunlar: Hint Vedaları, Uddalaka, Konfüçyus, Lao Tse, Hesiodos, Anaksimander, Heraklit, Demokrit, Platon, Aristo, Epikür, Lukretius, İbn-i Sina, Da Vinci, Luther, Erasmus, Münzer ve tabii ki ölümsüz Bruno...


Ulusal Devletin Yıkımı ve Sol Tavır, Jürgen Elsasser
Alman Solu'nun "yaramaz çocuğu" J. Elsässer dolandırmadan, politik doğruculuğa sığınmadan açıkça konuşuyor. Günümüzde "solcu" kimdir, "sağcı" kimdir? Batı'nın en ileri kalelerinden biri olan Almanya'dan gürleyen bu ses, emperyalizm çağının cephelerini en açık şekilde ortaya koyuyor. Kitap, hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde çağımızda toplumsal mücadelenin alanını belirliyor. Postmodern solu afişe ediyor, inceden tiye alıyor. Negri ve İmparatorluk'unun müritleri neoliberalleri, Latte-Macchiato solcularını yerden yere vuruyor. Yazarın Türk okurlara özel önsözü çok şey anlatıyor. Yakında, Elsässer'in 11 Eylül'den Obama'ya, Amerikan Derin Devleti ve İcraatları adlı kitabı yayınevimizden çıkacaktır.


Büyük Filozofların Tuhaf Fikirleri, Gary Hayden
Filozoflar çok akıllı adamlardır. Ne de olsa ortaya bir fikir atıp yüzlerce yıl boyunca insanların aklını meşgul etmek her yiğidin harcı değildir. Hele de bu tuhaf bir fikir olursa… işte o zaman çok fena olur! Tartışmalar, çekişmeler bitmek bilmez! Birkaç örnek verelim mi? Sokrates, neyin iyi olduğunu gerçekten bilirsek, onu yapacağımızı ileri sürer. Thomas Aquinas mastürbasyon yapmanın ırza geçmekten daha kötü olduğunu düşünür. René Descartes'a göre tüm deneyimlerimiz belki de bir düşten ibarettir. Başka deyişle, bütün yaşadıklarımız, tıpkı Matrix filmindeki gibi, kavanozdaki bir beyne bir bilgisayar programı tarafından verilen elektrik akımının sonuçlarından başka bir şey değildir! Blaise Pascal'a göre Tanrı'ya inanmak inanmamaktan daha avantajlıdır. Çünkü inanmazsanız ve Tanrı varsa çok şey kaybeder, eğer Tanrı yoksa çok az şey kazanırsınız; ama inanırsanız ve Tanrı varsa çok şey kazanır, eğer yoksa hiçbir şey yitirmezsiniz. George Berkeley'e göre her şey düşünceden ibarettir, onlar da zaten Tanrı'nın düşünceleridir. Ben Tanrı'yı düşünüyorsam bunu düşünmemi isteyen Tanrı'dır. Peki bana Tanrı'nın olmadığını düşündüren de Tanrı mıdır?! Büyük Filozofların Tuhaf Fikirleri, böylesi tuhaf fikirleri anlatarak sizi şaşırtırken, felsefeyi ve filozofları kaba hatlarıyla tanıtmayı amaçlıyor.


Fay Boşluğu & Türk Yazınından Deprem Öyküleri, Kadir Yüksel
Fay Boşluğu, yazınımızda bir benzeri daha olmayan bir çalışma. Kadir Yüksel, öykücülerimizin kaleminden çıkmış deprem öykülerini bir araya getirmiş. Doğusundan batısına hassas faylar üzerinde uzanan ülkemizin yazınsal niteliği yüksek bir deprem analizi. Özellikle yeni kuşakların dik­katli okuması gerekiyor. Bu Öyküleri bir araya getirmek boynumda bir borç olarak asılı duruyordu. Bir yıldan uzun süredir Samipaşazade Sezai'den bugüne bütün bir öykücülüğümüzü tara­dım. Elbette bu seçki bulduğum bütün öyküleri bir araya getirmiyor. Öyküler ardı ardına okunduğunda, öncesiyle, sarsıntısıy-la, sonrasıyla, tortularıyla depremin bütün aşamalarını anlatabilsin istedim. Böylesi bir dizilişe uygun öyküleri seçip yerleştir­dim. Öne çıkan elbette ki bu doğa olayının insanlara yaşattıklarıdır. Toplumbilimsel, ruhbilimsel yanıdır. Ama her şeyden önce depremde yaşananlara ilişkin öykücülerin tanıklığına başvurmaktır. Kadir Yüksel


Yarasalar, Marcel Beyer
Bu dünyada pek az ses yarasız beresizdir, daha doğrusu, yumuşak, hafif bir damarlanmayla malûldür diyelim. Ruh denen o ele avuca gelmez şeyin bulunduğu yerin insanın sesi olduğu boşuna söylenmemiş. Biçimlendirilmiş soluk, üfleyiş: insanı insan yapan şey. Velhâsıl ses tellerindeki yara bereler, oraya hakkedilmiş yaşantıların, akustik dışavurumların, ama aynı zamanda suskunluğun dökümüdür. İnsan parmaklarıyla yoklayabilseydi onu, akıp gidişiyle, duraklarıyla, çatallanmalarıyla... Orada, gırtlağın karanlığında: Şifresini asla çözemeyeceğin senin kendi hikâyen işte orada yatıyor. Seslere âşık bir adam. En ufak tıkırtıları duyacak kadar hassaslaşmış kulağıyla dinliyor dünyayı. Sesleri yorumluyor, seslerle düşünüyor, dünyayı kuşatmak için, duyduğu her sesi kaydetmek istiyor… Savaşın eşiğindeki Almanya'dan yükselen sesler ise öylesine kaotik, öylesine yaralı bereli, öylesine gürültülü ve ürkütücü ki irkiltiyor onu. Ancak o yine de kaydediyor sesleri ve Almanya'nın hikâyesini. Çağdaş Alman edebiyatının en önemli yazarlarından Marcel Beyer, kendisine 1995 Ingeborg Bachmann Ödülü'nü kazandıran Yarasalar adlı romanında ülkesinin karanlık geçmişiyle hesaplaşıyor. Yarasalar, Nazi iktidarının ihtişamlı iktidarını ilan eden marşların savaş çığlıklarına, acı dolu hıçkırıklara karıştığı esaslı bir senfoni dinletiyor okura. Nazi dünyası üstüne, soykırım üstüne, II. Dünya Savaşı üstüne, Almanya'nın yakın tarihiyle hesaplaşması üstüne dokunaklı sözler fısıldıyor okurun kulağına.

    
Paris Salon Sergileri, Denis Diderot
Sanat eserleri ilk olarak XVIII. Yüzyılda toplu halde halka açıldı. Salon sergileri üstüne Diderot'nun, öznelliği ön plana çıkartan bu yazıları da sanat eleştirisinin ilk örnekleri. Aydınlanma Çağı'na damgasını vurmuş bir felsefecinin kaleminden ‘farklı' sanat eleştirileri okumak isteyenler için…


Balyoz ve Ergenekon'da Adli Komedya, Faruk Doğan
Siz hiç şakadan bir saat hapiste tutulan mahkûm Ya da dalgaya düşüp de beraat yerine Müebbet veren hâkim gördünüz mü? Eminiz, silivri'de görülen duruşmalardan herhangi birine katılabilseydiniz, "bu da bir şey mi?" derdiniz. Sadece silivri mi? Adeta ülkenin her yeri Mizahçılar için altın madeni. Bu kitapta, dz. Kur. Alb. Faruk doğan Balyoz davası'nda yaşanan "hukuk dışı" uygulamaları Kara mizahla harmanlayıp 13 ayrı hikâye olarak okura sunuyor. Kitaptaki hikâyelerde;
- Siyasi komplo davalarının nasıl hazırlandığını izleyecek,
- Evleri basılanların yaşadıklarına tanıklık edecek,
- Meydanlarda kaybolan adaleti ararken gaz ve tazyikli su banyosu yapacak,
- Özgürlük için papatya falı baktıracaksınız.


Tanrılar ve Dilenciler Diyarı, Ayhan Sarıhan
Dünyanın dört bir yanını dolaşan çağdaş seyyah Ayhan Sarıhan, kitabında bizi, Türkiye'ye uzak ama bize bir o kadar da yakın iki Asya ülkesine, Nepal ve Hindistan'a götürüyor. Nükteli bir üslupla anlatılan bu ilginç ve bir o kadar da tanıdık iki Asya ülkesi, tanrılarının ve dilencilerinin bolluğuyla ünlü. Okur sayfalar arasında gezindikçe, Nepal ve Hindistan örneğinden hareketle nerede çok tanrı orada o kadar dilencinin bulunduğunu kavramaktadır... ? Ölü yakma törenleri, Aarti törenleri, Ganj nehrinde yıkanma seansları, gündoğumu törenleri, Kama Sutra, vb kültürel ve tarihsel bilgilerin ışığında bir gezi rehberi. Sarıhan kültür gezisinin gereklerini yerine getirerek varoş olarak adlandırılan kenar mahallelere ve bu mahallelerin ara sokaklarına dalıyor. Yazar bizi adeta elimizden tutarak heyecanlı bir geziye çıkarıyor. Gezilen yerler
• Nepal: Katmandu, Baktabur, Paşupatinat, Durbar Meydanları, Himalaya Dağları, Everest tepesi, Kokana ve Bungamati köyleri, Patan, Tamel, Burka Krallığı Sarayı, Şiva-Parvati Tapınağı, Hanuman Tapınağı, Mahatev Tapınağı, Narayan Tapınağı, Parvati Tapınağı, Budnat Stupa tapınağı, Nyatapola Tapınağı.
• Hindistan: Varanasi, Banaras Üniversitesi, Kajuraho, Orça, Orça Sarayı, Raca Mahal Sarayı, Cihangir Mahal Sarayı, Şiş Mahal Sarayı, Cansi, Agra, Tac Mahal, Agra Kalesi, Şah Cihan Sarayı, Fatehpur Sikri, Caypur, Amber Sarayı, Su Sarayı, Delhi, Sih Tapınağı, Kutbettin Aybek Cami, Kutup Minare, Kızıl Kale
Tanıtılan Dinler
• Hindu: Brahma, Şiva, Vişnu gibi tanrılar ve Vedalar, Upaniadlar, Puranalar, Ramayana, Mahabharata gibi destanlar, tapınma ritüelleri, Karma inanışı
• Budacılık: Nirvana'ya ulaşmak
Maymunlarla insanlar, yılanlarla büyücülük iç içe. Sarıhan, okura bu iki ülkede görülmesi ve ziyaret edilmesi gereken yerler hakkında bilgiler vermekle kalmayıp aynı zamanda girilmemesi gereken yerler ve yapılmaması gerekenler konusunda da uyarıyor. Tanrılar ve Dilenciler Diyarı Nepal ve Hindistan'a gitmeden önce okunması gereken bir başvuru kitabıdır.


Yalnızgezerin Düşleri, Jean Jacques Rousseau
Rousseau'nun yaşamıın sonuna doğru kaleme aldığı Yalnızgezerin Düşleri aklından geçenleri yansıttığı on bölümden oluşuyor.Rousseau'nun Paris ve civarında yaptığı yürüyüşlere, bu esnada karşılaştığı insanlarla ilgili gözlemlerine, bitki alemi ve tıp ile ilgili görüşlerine, eğitim ve çocuk yetiştirme konularına bakış açısına ve dönem aydınlarına yaklaşımına ışık tutar nitelikte olan eser, düşünürün hayatının bu son evresinde geldiği noktayı daha iyi kavramak açısından da büyük önem taşıyor.


Tek Kişilik Din, Cem Selcen
Tek Kişilik Din, felsefi bir kara polisiye. Yalnızlık üzerine düşünürken Kierkegaard, Nietzsche gibi felsefecilerin, Octavio Paz, Michel Tournier, Fyodor Dostoyevski gibi romancıların metinlerini kazıyan, modern dünyada "tek başınalığın" anlamını sorgulayan bir yazar... Birbirinden tamamen farklı kişileri kurban seçen seri katil ya da katillerin peşindeki bilge ve sinik bir komiser... Bu iki tuhaf adamın yolu bir cinayetle kesiştiğinde yalnızlığı ikisi de kendi pencerelerinden bir kez daha sorgulayacak ve hayat ile ölümün anlamlarını edebiyat, felsefe ve günlük hayatın ta kendisinden damıtarak yeniden oluşturacaklar. Çağımızın kaotik dünyasındaki farklılaşan ilişkileri, varoluş biçimlerini ve paylaşımları resmeden bu roman, sade ve sahici sesini okura içtenlikle duyuruyor. "Yürümek, uzun yollara çıkmak, düşünmek istedim. Hayatımı nasıl bu hale getirdiğimi düşündüm. Ama başka ne yapabilirdim ki? Tanrı'yı düşündüm. Yalnızların tanrısını. Çünkü mutlaka büyük kitlelerin tanrısından farklı olandı O."


Alacakaranlık, Valeriy Bryusov
Yaşamı Rusya (ve dünya) tarihinin en köklü değişim dönemine denk düşen Bryusov, Rus sembolizminin öncülerinden olmakla birlikte, bu noktayı kısa sürede terk ederek toplumcu gerçekçi bir çizgiye geldi. Çağdaş olanla, köklü tarihin derinliklerine uzanan olguların imgesel sentezini ustalıkla verirken, şiirinin ter koktuğunu, dizelerinin donmuş bir lav kütlesi gibi avuçta "tartılabildiğini" duyumsarız. İnsanın dünyayı değiştirme ve doğaya boyun eğdirme mücadelesi onun şiirinin ana damarıdır. "Örste dövülmüş dizelerin" şairi, poetik gücünü hep insandan ve emekten almıştır. Arif Berberoğlu


Koyu Renk Sevdalar, Buse Ünal
Bir aşk, üç dost ve bir ömür… Üç genç kızın öyküsü: "Koyu Renk Sevdalar" Gençlik aşkı için her şeyden vazgeçen Melek... Arkadaşına her koşulda destek olan Zümrüt... Yetenekli ve güzel Deniz… Serseri ve sevimli Oktay, tüm genç kızların gözdesidir. Melek de onun büyüsüne kapılmıştır. Tek isteği ona sahip olmaktır. Saf dünyası onun aşkıyla kavrulurken Oktay başka alemlerde yaşamaktadır. Zümrüt çalışkan ve akıllı bir kızdır. Melek'i korumak için elinden geleni yapsa da Oktay fırtınasından alıkoyamamaktadır. O, hayatını kurarken Melek'i unutmaz ve her noktada ona destek olur. Deniz yetenekleri ve güzel kalbiyle bu dostluğun üçüncü parçasında olgunluğuyla onlara destek olur. Bu üç genç kızın hayatı artık ölene kadar birleşecektir. Buse Ünal'dan dostluğu ve aşkı anlatan çarpıcı bir roman. Koyu Renk Sevdalar'da soba üzerindeki kestanelerin çıtırtılarını duyarken sımsıcak sevgilere doğru yol alacaksınız.


Verlaine & Dürüst Aptal Efsanesi, Stefan Zweig
Verlaine'in bütün yaratıcı erdemi tersine çevrilmiş güçtür. Zayıflığı onun gücüdür. Olanları kontrol altına alamadığı için ona kalan şey yakınmaydı. Olanları şekillendiremediği için bunlar Verlaine'in eserlerinde çıplak, ehlileştirilmemiş, hem insansı hem de Tanrısal güzellikle parlar. Böylelikle ilkel lirizme ulaşmıştır: saf insan, basit yakınma, alçak gönüllülük, çocuksu tutukluluk, gazap ve sitem. İlkel sesler büyüleyici bir biçimdedir, tıpkı dövülmüş bir çocuğun hıçkırıkları, kaybolmuş kimselerin tutuk ağlaması, akşamın karanlığında dışarı atılmış yalnız bir kuşun sade çağrısı gibi.


1871 Paris Komünü, Prosper Olivier Lissagaray
Lissagaray bu yapıtta Komün'ün toplumsal proleter ulusal ve uluslararası yönlerini açıkça dile getiriyor. Farklılıkların ve mücadelenin rüzgarında çok erken belki vakitsiz ekilmiş ama son derece anlamlı girişim tohumlarını toplumsal bir düzlemde ele alıyor. Güçlü bir iradenin ürünü olarak yeni bir demokrasi biçiminin ortaya çıkışını proleter bakış açısıyla gözler önüne seriyor. Bir dönemin sonu yeni bir çağın başlangıcı denebilir mi Komün için Komün elbette geçmişin izlerini taşımaktadır ancak kesinlikle proleterya dünyasında doğmakta oluşmakta olan bir gelişimi sekteye uğratmış değildir. Yenilgiye rağmen Kari Marx'ın deyimiyle 1871 yılının işçilerin Paris'i Komün'ün Paris'i her zaman için yeni bir toplumun öncüsü olarak anılacaktır. Komün'ün en önemli kahramanlarından Louise Michel 1898 yılında kaleme aldığı anılarında Komün hakkında şöyle der Komün toplumların gidişatını değiştirecek güçte bir döneme imza atmıştır. Son saatlerini yaşayan eski dünyanın yıkıntıları üzerinde doğan yepyeni bir dünyadır. Komün son derece vahşi ve kanlı bir yenilgiye sahne olmuş olabilir ancak top veya tüfek ateşiyle bir fikri öldürmek mümkün değildir. Eski dünyanın sonu gerçekliğin gösterdiğinden bile daha hızlı bir şekilde yaklaşmaktadır. İçinde yaşadığımız gerçeklikte toplumu ezen kalabalıkları çiğneyen baskı ne kadar güçlü olursa bu baskıdan kurtulma arzusu da o kadar büyük olacaktır. Komün'den önce özgürlük için yapılan savaşlardan mücadelelerden bahsetmeyi severdik artık içinde bulunduğumuz dönemde yeni birtohumun yeşermesini beklerken Komün günlerinden ve Komün mücadelesinden bahsedeceğiz. Kahramanların zamanı gelmiştir ilkbaharda toplaşan arılar gibi artık kalabalıklar bir araya gelmektedir halk ozanlarının dilinde yeni bir efsane anlatılıyor Mayıs hayaletinin söz alacağı dönem artık çok yakın.


Sonunda Ölüm Geldi, Agatha Christie
Eski Mısır'da kıskançlık, ihanet ve seri cinayetleri konu alan zekice yazılmış bir roman. MÖ 2000 yılında Mısır'da ölüm demek aslında yaşam demekti. Bir Ka rahibinin metresi olan güzel Nofret'in cesedi bir uçurumun dibinde bulunduğunda, birçokları, genç, güzel ve zalim genç kızın bu ölümü hak ettiğini düşünmüşlerdi. Tıpkı bir yılan gibi ölmüştü. Ama rahibin Nil kıyısındaki evinde yaşayan kızı Renisenb genç kızın bir cinayete kurban gittiğini düşünüyordu. Ve gün geçtikçe bu şüphesi güçleniyordu. Evin içinde esen kötülük rüzgârlarına aile bir türlü karşı koyamıyor, ihtirasları onları çaresizlik içinde cinayet işlemeye sürüklüyordu... "Yepyeni, şaşırtıcı bir roman... Ona karşı duyduğum hayranlık her gün biraz daha artıyor." Observer


Yeni Bir Aydınlanmaya Doğru, Prof. Dr. İsmail Tunalı
İsmail Tunalı'nın 1970'lerden bu yana sanat felsefesi üstüne görüş ve değerlendirmelerinin bir bölümüne retrospektif olarak toplayan bu kitap, çağımızın temel sorunlarına da ışık tutuyor.
Kültür alanında doğruyu, kalıcıyı aramak, sanat sorunlarının çözümünü farklı bir eğilimle ele almak Tunalı'nın temel yaklaşımını oluşturuyor.Bu bakımdan kitaptaki değerlendirmelerin sanat ve sanat felsefesine bakışta belirli bir boşluğu giderdiğini söyleyebiliriz.


Bir Gazetecinin Yolculuk Notları (Karton Kapak), Jules Verne
Acar gazeteci Cladius Bombarnac, Hazar Denizi kıyısından Çin İmparatorluğu'nun başkentine giden Asya postası trenine binerek yol boyunca görüp yaşadıklarını haber yapmakla görevlendirilir. Trende Avrupalılar ve Asyalılardan oluşan sıradan bir topluluk yolculuk ediyor gibi görünmektedir. Oysa büyük bir sırrı taşıyan trendeki yolcular da göründükleri gibi değildir… Edebiyatta bilim kurgu türünün büyük ustası Jules Verne ile dilimizde çevirinin ustalarından Ferid Namık Hansoy'u birbirinden ayrı düşünmek hem yanlış olur, hem de haksızlık. Yayınevimiz, İş Çocuk Klasikleri serisinde her iki ustayı bir araya getirerek yeni kuşaklara sunmaktan mutluluk duyar.