11 Ağustos 2013 Pazar

Öykü Yıllığı (2012)

'Edebiyat Ortamı' öykü yıllığı verdi

Yazan TUNA ACAR   
12.07.2012 16:10
 Edebiyat Ortamı dergisinin Temmuz-Ağustos sayısı bir sürprizle okurları selamladı
Edebiyat Ortamı dergisinin Temmuz-Ağustos sayısı bir sürprizle okurları selamladı. Derginin yeni sayısında 295 sayfalık ‘Öykü Yıllığı 2012’ okura dergiyle birlikte ulaştı. Sadık Yalsızuçanlar’ın hazırladığı yıllık, derginin, geçen sene verdiği öykü yıllığının devamı niteliğinde. Yıllıkta, Türkiye’de öykü birikiminin gün geçtikçe zenginleştiği, dilin çeşitlendiği, dergiler ve kitaplar açısından dinamik bir dönem yaşandığı vurgulanıyor. Geçen yıl yayınlanan öykü kitaplarının bir listesinin de verildiği yıllıkta, çeşitli dergi ve yayın organlarında yer almış öykü kitapları değerlendirmeleri bir araya getirilmiş.
İz bırakan öykülerden tadımlık işler
Yıllıkta ayrıca Mustafa Başpınar ‘2011’de Öykü Kitaplarına Dair Bir Okuma Çalışması’ yapıyor. Yılmaz Yılmaz’ın öykü soruşturmasında ise Abdullah Harmancı’dan Hüseyin Alemdar’a, Nihan Kaya’dan Yıldız Ramazanoğlu’na pek çok yazar, kısa değerlendirmeler eşliğinde, en sevdikleri öykülerin ve diğer verimlerin birer listesini veriyor. Yıllıkta ayrıca Ali Haydar Haksal, Necati Mert, Rasim Özdenören, Asiye Yücel, Cemal Şakar, Sibel Eraslan’ın da aralarında bulunduğu pek çok yazarın birer öyküsü okura sunuluyor.

Öykü karakterleri niye hep suskun!
EDEBİYAT Ortamı öykü yıllığında durum böyle. Edebiyat Ortamı dergisine gelince... Sadık Yalsızuçanlar geçen ay hayata veda eden Abdurrahim Karakoç’un ardından bir yazı kaleme almış. Şöyle diyor: ‘Karakoç sadece usta bir yergici değil, Aşık Yunus gibi arifane ve aşıkane bir söyleyiş eriydi.’ Pek çok kalemin şiir ve çeşitli konulardaki yazılarıyla katıldığı derginin söyleşi konuğu ise genç şair ve yazar Kahraman Çayırlı. Pek çok dergide öykü ve şiirleriyle yer alan genç kalemle sinemadan televizyona, öyküden şiire geniş yelpazeli bir söyleşi yapılmış. Söyleşinin bir yerinde şöyle diyor Çayırlı: ‘Ben kafamdaki Türk şiirini anlatmaya çalışayım biraz. Bir kere çok kapalı, imgelere boğulu, fazla bireyci ki öyküde de geçerli bu. 90’lardan beri öykü karakterleri konuşmuyor. Onun için sadece diyalog olarak ilerleyen öyküler yazmak istiyorum. Tasvir, tasvir tasvir... Ama hareket yok. Şiirde de tabi içinden geldiği gibi yazacak şair ama okuyana da bir şey geçmeli, değil mi?’ www.edebiyatortami.com

StarGazete